28 Kasım 2013 Perşembe

Tanrı Hipotezi ve Hassas Ayar Argümanı





1. Hassas Ayar Argümanı

Hassas Ayar Argümanı, Evren'in oluşumu ve devamını sağlayan sabitelerin çok hassas bir dengede olduğuna dair bilimsel verilere dayanan argümandır. Evren'in oluşumu ve gelişimini sağlayan sabitelerin birçoğu "hassas" bir noktadadır. Evren'deki hassas sabiteler, birçok saygın üniversitede de akademik düzeyde ele alınmaktadır. [1] Örneğin kozmolojik sabitteki hassas ayar 10 üzeri 10 üzeri 123'te 1 olarak hesaplanmıştır.

Bu tür ihtimaliyet hesaplamalarında ifade edilmek istenen, sabit bu değerde olmasaydı Evren'in oluşamayacağı ya da gelişimini devam ettiremeyeceğidir. Örneğin "Eğer elektron kütlesinin proton kütlesine oranı 1/1836 olmasaydı kimya yapamazdık." ifadesinde anlatılmak istenen, elektron kütlesinin proton kütlesine oranındaki 1/1836'lık bir değişimin kimya yapmamızı imkansız kılacağıdır. Hassas Ayar Argümanı'na dair yüzlerce bilimsel veri mevcuttur. Fakat bu yazının amacı Hassas Ayar Argümanı'na dair verileri sunmak değildir. Bu yazıda Evren'deki hassas sabitelerin bizi Tanrı'ya götürüp götürmeyeceği tartışılacaktır.



2. Hassas Ayar ve Tanrı Hipotezi

Günümüzde Evren'in ve canlılığın oluşumunda astronomik olasılıklarla ifade edilen bir "hassas ayarın" olduğu teist-ateist bütün bilim adamları ve felsefeciler tarafından kabul edilmektedir. Günümüz ateistlerinin en bilinen isimlerinden Richard Dawkins, Evren'deki hassas sabiteleri kabul etmekle beraber bu duruma bilimin çözmesi gereken bir sorun olarak bakmaktadır. Aslında Richard Dawkins, bu ifadeyle bir anlamda Hassas Ayar Argümanı'na karşı "şimdilik" Tanrı'ya inanmanın daha rasyonel olduğunu itiraf eder gibidir.

Hassas Ayar Argümanı'na karşı en sık verilen cevaplardan biri de Çok Evren hipotezleridir. Fakat Çok Evren hipotezlerine dair en ufak bir bilimsel kanıt yoktur. Benim kabul ettiğim "Tanrı hipotezi" ise kaynağını bizzat bilimsel verilerden almaktadır. Richard Dawkins'in hassas sabitelere "bilimin çözmesi gereken bir sorun" gözüyle bakması, naturalist görüşünden kaynaklanmaktadır. Felsefi bağlamda naturalizm, her şeyin doğal nedenlerle oluştuğunu ve doğaüstü açıklamalara itibar edilmemesi gerektiğini iddia eder. Naturalizmin bilimsel olarak bir karşılığı yoktur.

Ormanda gezintiye çıktığınızı ve aniden bir tuzağa düştüğünüzü hayal edin. Tuzaktan bir şekilde kurtuldunuz ve tuzağı inceliyorsunuz. Tuzağın yanında büyük harflerle isminiz yazıyor. Tuzak, tamamen bir kişiyi düşürmek amacıyla tasarlanmış, ağaçla bağlantıları çok hassas bir şekilde ayarlanmış ve tuzağa yaklaşan kişiyi direkt düşürecek şekilde planlanmış. Bu durumda eğer "tarafsız ve bilimsel" bir düşünceye sahipseniz, "bilinçli" bir varlığın bu tuzağı sizi düşürmek amacıyla kurduğunu düşüneceksinizdir. Bu durumda "Tuzak tamamen doğal yollarla oluşmuş olmalı, belki bazı hayvanların etkisiyle yüzyıllar içinde tuzak oluşmuştur ve tuzağın yanına da ismimdeki harfler tesadüfen doğru sırayla kazınmıştır. Orman dışı bir sebeple bu tuzağı açıklamam bilimsel olmaz." derseniz, şüphesiz gülünç duruma düşersiniz.

Tuzak örneği Evren'imize uyarlayalım. Evren'imizin oluşumu ve gelişimi hassas sabitelere bağlı ve Evren sanki bizi bekliyormuş gibi gelişim gösteriyor. Evren'deki bütün sabiteler, canlılığı oluşturacak şekilde gelişiyor ve müthiş kompleks yapılara sahip canlılar oluşuyor. Bu düşünceye sıkça yapılan eleştirilerden biri "canlılığın oluşumunun neden önemli olduğu" iddiasıdır. Ateistler, canlılığın oluşumuyla ilgili hassas ayarı belirtmemize bir çeşit "yaşam şovenizmi" demektedirler. Bu eleştirinin temeli çürüktür. Öncelikle ifade etmek gerekir ki Hassas Ayar Argümanı, sadece canlılığın oluşumuyla ilgilenmez. Hassas Ayar Argümanı'nın birçok verisi, canlılıktan öte "Evren'in oluşumu" ile ilgilenir. Fakat ben canlılığın oluşumu ile ilgili hassas ayarlardan bahsedilmesinin "yaşam şovenizmi" olduğu iddiasına katiyyetle karşı çıkıyorum. Teizmin iddiası Tanrı'nın "canlıları yarattığı" ise, "canlılığın da oluşumu" hassas sabitelere dayanıyorsabu veriler neden teizmin iddiasını daha rasyonel yapmasın? Olaya "teistik iddia" açısından baktığımızda bir teistin canlılığın oluşumundaki hassas ayarların, iddiasını daha rasyonel yaptığını iddia etmesinde bir mahsur yoktur.  

Tuzak örneğini aklımızda bulundurduğumuzda, Evren'deki hassas sabitelerin en "bilimsel" çözümünün "Tanrı hipotezi" olduğunu görürüz. Ateistler, "Tanrı yarattı." demenin hiçbir şeyi açıklamayacağını iddia ederler. Açıklamalar, sorulara göredir. Bilimin temeli soru sormaktır. "Evren neden bu kadar hassas bir dengede olmak zorunda?" sorusunu soran bir kişi bu soruyu "Tanrı hipotezi" ile cevaplayabilir. Tuzak örneğindeki gibi "bilinçli bir failin varlığını düşünmemiz" hiçbir şeyi açıklamadı mı? Aksine sorduğumuz sorunun en iyi cevabı ve hassas ayarın en iyi açıklaması Tanrı'dır.

Evren'in oluşumundan canlılığın oluşumuna kadar yüzlerce hassas sabiteye teker teker sormamız gereken "Neden bu sabite bu kadar hassas bir denge olmak zorunda?" sorularının en iyi ve bütün verilerimizi birleştiren cevabı Tanrı ise neden "Tanrı Evren'i ve canlılığı tasarlamıştır." demeyelim? Bu kaçışın sebebi "naturalizm" ise naturalizm tam anlamıyla "sözde bilmsel ikiyüzlülük ve sahtekarlıktan" ibaret olmalıdır.  


0 yorum:

Yorum Gönder