12 Kasım 2013 Salı

Beyin Tamamen Sessizdir, Beynin İçinde Ses Olmaz!


BEYNİN SESSİZLİĞİNDE SESLERİ DUYMAK....


Aklınıza bir şarkı geldiğinde beyninizde onun melodisini ve hatta şarkıcının sesini çok rahatça canlandırabilirsiniz. Ya da annenizin, çocuğunuzun, sevdiğinizin sesini, size söylediklerini... onlar yanınızda olmasalar dahi, konuşmaları çok kolayca aklınıza getirebilirsiniz. Rüyalarda da duyduklarınız gerçek olmadığı halde, sesler duyarsınız... Peki bunların hepsi beyninizde saklanabilen birer ses  mıdır; ve o halde beynin içinde bir ses karmaşası olup da, kayıt cihazları ile dinlenebilir mi ?

UZMANLARIN ARAŞTIRMALARINA GÖRE BEYİN TAMAMEN SESSİZDİR, BEYNİN İÇİNDE SES OLMAZ ! Peki, o halde sesleri nasıl duyarız, ya da duyduklarımız ses değilse nedir ?

Duyma işlemi,  tıpkı görme gibi gerçekleşir. Diğer bir deyişle dış dünyaya ait görüntüleri nasıl beynimizin içinde görüyorsak, sesleri de beynimizin içinde duyarız. Dış kulak, çevredeki ses dalgalarını kulak kepçesi ile toplayıp orta kulağa iletir. Orta kulak ise aldığı ses titreşimlerini güçlendirerek iç kulağa aktarır. İç kulak da bu titreşimleri sesin yoğunluğuna ve sıklığına göre elektrik sinyallerine dönüştürerek beyne gönderir. Beyinde birkaç konaklamadan sonra mesajlar, son olarak bu sinyallerin işleme koyulup yorumlandığı duyma merkezine iletilirler. Böylece duyma işlemi de beyindeki duyma merkezinde gerçekleşir.

Beynimiz, kendisine ulaşan sinyalleri, “saniyenin onda biri kadar bir zamanda” o ana kadar duymuş olduğumuz 400 bin kadar sesi analiz ederek karşılaştırır. Bu sayede vücudumuz sese vereceği tepkiye hazır hale gelir. Eğer böyle olmasaydı arkamızdan gelen bir arabanın sesini duyamaz ve asla tam zamanında önünden kaçamazdık.

Dolayısıyla beynin bu özelliği sayesinde, beynimizin dışında sesler değil, ses dalgaları olarak bilinen fiziksel titreşimler vardır. Bu ses dalgalarının sese dönüştüğü yer ise dışarısı veya kulağımız değil, beynimizin içidir.

Yani gören gözlerimiz olmadığı gibi, duyan da kulaklarımız değildir.

“Johns Hopkins Tıp Fakültesi İşitme Bilimleri Merkezi”nin Yöneticisi Eric Young beynimizin bu mükemmel özelliğini şöyle anlatıyor:

“Beyin sapımızdaki hücreler çevredeki sesin yerini saptamak üzere iş başındadır. Böylece yüzlerce farklı ton ve karakterdeki ses değerlendirilir. Sesler arası ayırım burada ve hiç bir özel gayret olmadan yapılır. Gayda sesi ayak sesinden ayrılır. İşitme sinyalleri üzerlerindeki yankı gölgesi, AKILLI beyin sapımız tarafından silindiği için keskinleşir. Böylece bu yankıları algılamayız. Örneğin sizinle konuşan ve piyano çalan arkadaşınızdan gelen sesler duvarda, şöminede ve tavanda yankılanır. Bu noktada beyin sapımızdaki işlem merkezi gelen yankı seslerini denetime alır ve dışlar. Sonuçta orijinal sesin geçmesine izin verir, yankıların tamamını siler. Adeta bir hile yaparak sesin bütünlüğünü korur.” (John Hopkins Magazine - September 1996, Issue)

Örneğin, en yakın arkadaşınızla sohbet ederken, arkadaşınızın görüntüsünü beyninizde izler, sesini de beyninizin içinde dinlersiniz. Ve nasıl beyninizdeki görüntü üç boyutlu, derinlik hissi ile oluşursa, arkadaşınızın sesi de size derinlik hissini onaylayacak şekilde gelir. Örneğin arkadaşınızı sizden uzakta görüyorsanız veya arkanızda bir yerde oturuyorsa, sesinin de yerine göre derinden veya çok yakınınızdan ya da arkanızdan geldiğini zannedersiniz. Oysa arkadaşınızın sesi ne arkanızda ne de uzağınızdadır.

Arkadaşınızın sesi, sizin içinizde, beyninizdedir.

Duyduğunuz sesin aslı konusundaki olağanüstülükler bu kadar da değildir. Beyin nasıl ışığı geçirmiyor ise, sesi de geçirmez. YANİ BEYNE HİÇBİR ZAMAN HİÇBİR SES ULAŞMAZ.Dolayısıyla duyduğunuz sesler ne kadar gürültülü de olsa beyninizin içi tamamen sessizdir. Oysa bütün bu gürültüyü, en net sesleri, beyninizde dinlersiniz. Öylesine bir netliktir ki bu, sağlıklı bir insan kulağı hiçbir parazit, hiçbir cızırtı olmaksızın her şeyi duyar.

Ses geçirmeyen, derin bir sessizliğin hakim olduğu beyninizde bir orkestranın senfonilerini dinlersiniz, kalabalık bir ortamın tüm gürültüsünü duyarsınız, bir yaprağın hışırtısından jet uçaklarının gürültüsüne dek geniş bir frekans ve desibel aralığındaki tüm sesleri algılayabilirsiniz. Sevdiğiniz bir sanatçının konserine gittiğinizde tüm salonu çınlatan o güçlü ses de aslında beyninizdeki derin sessizliğin içinde oluşur.

Kendi kendinize yüksek sesle şarkı söylediğinizde de bunu yine beyninizde dinlersiniz. Oysa o anda hassas bir cihazla beyninizin içindeki ses düzeyi ölçülse, burada tamamen sessizliğin hakim olduğu görülecektir. Bu, çok olağanüstü bir durumdur. Beyninize gelen elektrik sinyalleri, ses olarak, örneğin bir stadyum dolusu insanın eşlik ettiği bir grubun konseri olarak beyninizde dinlenmektedir.
Ses hayatımıza anlam katan en önemli unsurlardan biridir. Bir an için düşünün sessiz bir dünyada yaşamak nasıl olurdu?


Dünyayı sessiz hayal edersek; böyle bir dünyada hiçbir ses ya da gürültü olmazdı. Hemen arkamızdan yaklaşan büyük bir tehlikeyi fark edemezdik. Etrafımızdaki gelişmelerden haberdar olamaz… Müzik gibi bir nimeti bilemezdik. Sevdiklerimiz ile iletişim kuramaz…. Kimseye düşüncelerimizi kolayca ifade edemez, bildiklerimizi anlatamazdık. 

***
“De ki: "Göklerden ve yerden sizlere rızık veren kimdir? Kulaklara ve gözlere malik olan kimdir? Diriyi ölüden çıkaran ve ölüyü diriden çıkaran kimdir? Ve işleri evirip-çeviren kimdir? Onlar: "Allah" diyeceklerdir. Öyleyse de ki: "Peki siz yine de korkup-sakınmayacak mısınız?” [Yunus Suresi, 31.ayet]
-

0 yorum:

Yorum Gönder