17 Haziran 2014 Salı

Nisa Suresinin 34. Ayeti (Kadını Dövme Meselesi) 2



“Ey iman edenler! Eşlerinizden ve çocuklarınızdan size düşman olanlardan sakının! Şayet affederseniz, müsamaha gösterirseniz ve bağışlarsanız; şüphesiz ki Allah da çok bağışlayıcı ve çok merhametlidir.” (64/14)

Nisa suresinin 34. ayeti, "İslam’da Kadın Hakları" veya "İslam’da Kadına Verilen 

Değer" gibi meseleler çerçevesinde, zaman zaman gündeme gelen ve içerdiği "drb" kelimesinin farklı anlamlara gelebilmesinden ötürü, Türkçeye nasıl tercüme edileceği hususunda tartışmalara konu olan bir ayettir.

Geçenlerde, açık kalan kapıyı örtmesi için, “Git kapıyı çek!” diyen dedesinin, bu 

isteğini yanlış anlayıp, cep telefonunun kamerasıyla kapının fotoğrafını çeken bir torunun, komik ama düşündürücü hikayesini dinlemiştim. Her dilde olduğu gibi, Arapçada da farklı manalara gelebilen (eş sesli) kelimeler vardır! Dolayısıyla, Arapça bir kitap olan Kuran’da da, bu türden kelimelere rastlamak mümkündür. İşte “drb” kelimesi de böyle sesteş kelimelerden biridir. Bu kök, Kuran’da, 55 yerde fiil formunda ve 3 yerde de isim formunda olmak üzere toplam 58 defa kullanılmıştır. Buna göre “darabe” fiili, “vurmak,çarpışmak, bırakmak, vazgeçmek, izah etmek, örnek vermek, göstermek, gitmek, sefere çıkmak, yolculuk etmek, örtmek, kapatmak” vb. pek çok manaya gelebilmektedir. Bu kökten türeyen kelimeler de Arapçada pek çok farklı manayı karşılamak için kullanılmaktadır. Örneğin, Araplar, işten cayıp vazgeçerek, geçici bir süreliğine iş 
bırakmaya (grev) “idrâb” derler.

Dil bilimsel açıdan, Nisa/34`te kullanılan "darabe" fiili, "(onlara) vurun" veya 

"(onlardan) ayrılın" manalarına gelebilir. Mesela, 43/5. ayette, "Haddi aşan bir kavim oldunuz diye vazgeçip sizi uyarmayı bırakalım mı?" denilirken, "darabe" fiili kullanılmıştır. 
Nisa/34`te, "vurun" ve "ayrılın" manalarından hangisinin tercih edilmesinin daha 
uygun olacağına karar vermek için (diğer eş sesli kelimelerde de olduğu gibi), ayetin öncesine-sonrasına ve Kuran’ın bütünlüğüne bakmak gerekir.



1. Delil


Kuran`ın bize haber verdiğine göre, peygamberimiz eşleriyle çeşitli problemler yaşamış ve hatta kimi zaman şiddetli geçimsizlik olarak tanımlanabilecek boyutta sorunlar ortaya çıkmıştır. Böylesi bir durumda Allah`ın peygamberinden istediği şey şu olmuştur: 

"Ey peygamber! Eşlerine de ki: Eğer dünya hayatını ve onun süsünü 
istiyorsanız, o zaman gelin size ayrılık nafakasını vereyim ve sizi güzelce 
bırakayım. Eğer Allah’ı, elçisini ve ahiret yurdunu istiyorsanız, Allah sizden iyi 
davranışlarda bulunanlara büyük bir mükafat hazırlamıştır.”

Görüldüğü gibi, burada peygamberden, huysuzluk yapan eşlerini dövmesi, onlara vurması değil; onlardan ayrılması istenmektedir.


2. Delil


Kuran’da, evliliğin “iyilikle” yürütülmesi emredilmektedir (4/19). Bununla birlikte,
geçimsizlik durumunun ortaya çıkması halinde, 3 aşamalı bir yol haritası çizilmektedir: 

(I) Oturup konuşmak (nasihat) 
(II) Yataklarda yalnız bırakmak (geçici ayrılık dönemi)
(III) Boşanmak

Bakara/226-227. ayetlerde 2. aşama ve 3. aşama şu şekilde izah edilmektedir:
“Kadınlarına yaklaşmamaya ahdedenlere, 4 aylık bekleme süresi vardır. Şayet dönerlerse; şüphesiz ki Allah, çok merhametli, çok bağışlayıcıdır! Eğer (dönmeyip) boşanmaya azmederlerse; şüphesiz ki Allah, işitendir, bilendir!”



3. Delil

Şimdi düşünelim! Eşler arasında geçimsizlik başlıyor ve daha sonra oturup konuşmalarına rağmen anlaşamıyorlar ve ayrı yaşamaya başlıyorlar. Şimdi, bundan sonra, sorunun çözümü için 3. ve son aşama, acaba ne olabilir? Erkeğin eve gelip karısını dövmesi mi; yoksa, anlaşamayan çiftin ayrılmaları mı? 

Nasihatle veya geçici ayrılık dönemiyle çözülmeyen bir problemin, dayak ile çözülmesi mümkün değildir! Dayak, şiddetli geçimsizliğin çaresi değil; olsa olsa sebebi olabilir; sorunun çözümü için “son aşama” olması ise kesinlikle mümkün değildir. Nitekim, Allah Kuran’da, “İyilikle tutmak veya iyilikle ayrılmak” (65/2) şeklinde 2 yol göstermiştir. Bu da, iyilikle bir arada yaşamanın mümkün olmadığı durumda yapılacak olan şeyin, “iyilikle ayrılmak” olduğunun delillerinden biridir.


4. Delil


Nisa/34`ten hemen bir sonraki ayet (Nisa/35), "Ve in hiftum şikaka beynihima..." yani "Şayet o ikisinin (karı-koca) arasının yarılmasından/açılmasından/ayrılmasından korkarsanız..." şeklinde başlamaktadır. Bu durum, bir önceki ayette bir ayrılıktan 
bahsedildiği görüşünü destekleyici niteliktedir.

5. Delil

Kuran`a göre, eşinin zina yaptığını söylese dahi bir erkek karısını dövemez 
(Nur/6) ve karısı (suçlamayı kabul etmedikçe) zina cezası da almaz. Böyle bir durumda dahi, kocanın sözüne itibar etmeyerek kadına ceza 
uygulatmayan Kuran’ın, geçimsizlik durumunda erkeğe kadını dövme hakkı 
tanıması, makul gözükmemektedir!

Kocasının kendisine isnat ettiği zina suçunu (ki çok ağır bir suçlamadır) kabul 

etmediği takdirde, kadın herhangi bir ceza almazken (Nur/6-10); nasıl olur da, sadece geçimsizlik gibi bir durumda (ki nispeten hafif bir durumdur) kadının kocasına onu “dövme hakkı” tanınabilir?

0 yorum:

Yorum Gönder