Şunu çok iyi anladım ki bizler Ömer Hayyam’ı yanlış tanıyoruz. Çoğu zaman onun ismini duyduğumuz zaman şaraptan başka birşey gelmiyor aklımıza. Onu devamlı şarap içen, keyfine düşkün… olarak biliriz.
Ömer Hayyam’ı yanlış tanımamızın nedenlerinden biri ona ait olmayan fakat onunmuş gibi gösterilen ve kendisine ait olduğu halde yanlış tercüme edilen yüzlerce rubai(dörtlük) olmasıdır.
İşte ona ait olduğu söylenen bir rubai:
“Camiye gittim ama Allah bilir niye
Ne namaz kılmaya, ne dua etmeye.
Eskiden bir kilim aşırmıştım camiden
O eskidi gittim yenisini yürütmeye.”
Ne namaz kılmaya, ne dua etmeye.
Eskiden bir kilim aşırmıştım camiden
O eskidi gittim yenisini yürütmeye.”
Bu rubainin Ömer Hayyam’a ait olması mümkün değildir. Yaşadığı dönemde “Hoccatü’l Hak” ( Tam gerçeğe ulaşmak için başvurulacak birinci belge) olarak anılan Ömer Hayyam, bu kadar ipe sapa gelmez sözler söyleyecek , hırsızlığı övecek sözler edecek biri midir?
Yine ona ait olduğu söylenen başka bir rubai:
“Ben ne camiye yararım, ne havraya.
Bir başka hamur benimki, başka maya.
Yoksul gâvur, çirkin orospu gibiyim:
Ne din umrumda, ne cennet, ne dünya!
Bir başka hamur benimki, başka maya.
Yoksul gâvur, çirkin orospu gibiyim:
Ne din umrumda, ne cennet, ne dünya!
Hayyam bu kadar incelikten yoksun ve çirkin sözü söylemiş olabilir mi?
Bunların Ömer Hayam’a ait olmadığını aklı başında herkes çok rahat bir şekilde anlayabilir. Bu gün batıda kitapları ders olarak verilen Ömer Hayyam’ı bizler daha iyi tanıyıp ona sahip çıkmalıyız.
0 yorum:
Yorum Gönder